Bekir AYAZ: Türkiye’nin Olimpik Futbol Takımının Katılım Eksikliği ve Spor Politikalarımız Üzerine
Spor Yöneticisi Bekir Ayaz, Türkiye Millî Olimpiyat Komitesi (TMOK), 1908 yılında Osmanlı Millî Olimpiyat Cemiyeti adıyla Selim Sırrı Tarcan önderliğinde kuruldu. İlk başkan Ahmet İhsan Tokgöz olurken, 1924’te Bakanlar Kurulu kararıyla kamu yararına bir kuruluş olarak tanındı. O günden bugüne, TMOK 26 başkan ve 12 genel sekreterle yönetildi. Türkiye’yi Uluslararası Olimpiyat Komitesi (IOC) bünyesinde bugüne kadar yedi temsilci temsil etti ve son temsilci 2008 yılından bu yana görevine devam ediyor.
Ancak, Türkiye’nin olimpik futbol takımı açısından geçmişten günümüze bakıldığında, 1924 Paris, 1928 Amsterdam, 1936 Berlin, 1948 Londra ve 1960 Roma Olimpiyatları’na katılma başarısı gösterilmiş olsa da, 1960 sonrasındaki 14 Olimpiyat oyununda bu başarı tekrar edilememiştir. Günümüzde her şey hibrit bir modele evrilirken ve spor dünya genelinde her kademede teşvik edilirken, Türkiye’nin spor kültürünün hâlâ gelişmemiş olması bu başarısızlıkta önemli bir etkendir.
Türkiye, ne yazık ki Olimpiyat oyunlarına her aday olduğunda kendisini sadece ismen uluslararası arenada duyurmakla yetinmekte, Olimpiyatlardaki sportif başarı konusunda gerçekçi bir hazırlık sergilememektedir. Ülkedeki yaygın bakış açısı, “başarısız olsun ama benim adamım olsun” anlayışına dayanmakta, bu da liyakatten uzak, üretkenlikten yoksun bir yönetim yapısını ortaya çıkarmaktadır. Bu durumun artık sorgulanması ve değişmesi gerekmektedir.
Başarılı ülkelere baktığımızda, sporun bir devlet politikası olarak kabul edildiğini, eğitimin en alt kademesinden itibaren her aşamada yer aldığını görmekteyiz. Bu doğrultuda, Türkiye’de de sporun devlet politikası haline gelmesi; eğitim sisteminin en alt basamaklarından itibaren yaygınlaştırılması ve toplumsal bir spor kültürü olarak benimsenmesi gerekmektedir.
Türkiye’nin uluslararası arenada saygınlık kazanması ve Olimpiyatlarda başarı elde edebilmesi için performansa dayalı ve başarı odaklı bir “Zafer Planı” hazırlanması elzemdir. Bu kapsamda, spor yönetiminde liyakate dayalı bir seçim süreci benimsenmeli; spor kültürüne sahip, teknik ve taktik konularda donanımlı, uluslararası deneyime sahip profesyoneller yönetim kademelerinde yer almalıdır. Böylelikle, Türkiye’de spora bakış açısı köklü bir değişime uğrayabilir ve sürdürülebilir bir başarı anlayışı ortaya konulabilir.
BEKİR AYAZ
SPOR YÖNETİCİSİ